Join The Dark Side, You Must.

Yaklaşık bir aydır yazmama sebebimi çeşitli şekillerde açıklayabiliriz. Bunların en başında pek tabi çağımızın hastalığı olan "üşengeçlik" (procrastination) geliyor. Filmleri dizileri izleyip izleyip, amaaaaan sonra yazarım yahu, deyip hep bir savsaklama, bir tembellik, uğraş(a)mama durumu söz konusu. "Sen zaten bildim bileli tembeldin" diyenler için de bahanem türk telekomdan geliyor, evimde olan teknik bir arızadan ötürü dış dünya ile olan bağlantımın kısıtlanmış olması. Tüm bunların yanısıra, geçtiğimiz bir haftayı da altın kafesten kaçıp vatanımda geçirmiş olmam da cabası.
Geçtiğimiz ay sonunda, aha bizim şirketi sanırsam teğet geçti bak dediğimiz kriz, kiriş misali tepemize oturduğundan ben dahil olmak üzere şirket bünyesinde toplu işe son verime yol açtı. Hani çok da üzülemedik bir duruma, zira zaten 3 aydır maaş da alamıyorduk; her aybaşı bir ümit maaş alırızla beslenmektense durumumuzu bilelim, daha iyi.
Böyle iç karartıcı bir paragraftan sonra uzun süredir yazmamanın verdiği "artists' block" durumu ne yazacağım konusunda bana kısıtlamalar getiriyor. Oysaki geçtiğimiz haftalarda uzun süredir sabırsızlıkla beklediğim X-Men Origins:Wolverine, Star Trek, Coraline gibi filmlere gittim. Sanki galalarına özel davetle, beyaz limuzinden inip kırmızı halılara basarak gitmiş gibi oldu biraz bu cümle, oysaki gayet herkes gibi elimde biletimle parası neyse verip öyle girdim sinemaya. Üstüne üstlük Coraline'de 3D gözlüklerimizi bile geri aldılar, pek bir sinirlendim. (Kızgınım sana Kanyon, o gözlüklerin ortasına beyaz bant takıp Weezer klibi çekecektim oysaki.)
Evde durduğum sürede de boş durmadım; gene uzun zamandır merakla beklediğim Fanboys'u illegal bir şekilde izledim. Star Trek i büyük heyecanla beklediğim halde bir Trekkie olmadığımı gururla söyledikten sonra Fanboys için "aaa böyle arkadaşlarım olsa ya; aaa var ama, hehehe" diyerek hayıflandım. Sanırsam kendi içimde çelişkiler yaşıyorum.
Star Wars'u ilk (1996 senesiydi sanırım) İzmir Sineması'nda original trilogy yi digitally remastered olarak verdiklerinde (3 film arka arkaya) tanımıştım. İlk filmin çıkış tarihinin 1977 olduğu düşünülecek olursa, biraz geç kaldığım düşünülebilir. Ama abisi/ablası olmayan, en sevdiği kitap Alice in Wonderland, ve o dönemlerde en çok dinlediği grup da ne yazıkki Take That olan 15 yaşlarında bir kız çocuğunun çok da şansı olmuyor. Filmleri arka arkaya izlerken koltuğa yapışıp elimdeki patlamış mısırı bile yiyemediğimi hatırlıyorum. Bu benim için şu an itibariyle 13 senelik bir obsesyonun başlangıcı olacaktı. 1999'da Phantom Menace için sinema önünde bilet alma kampına girmedim belki ama (o sıralar öyle bir arkadaşım yoktu sanırsam :/ ) Attack of The Clones ve Revenge of the Sith'e ilk gün-ilk seans gitme; hatta Revenge of the Sith'e gitmeden önce evde jedi robe dikmeye çalışma, bir gecede sadece birini yetiştirebildiği için sabahın köründe Taksim Fitaş'ın önünde erkek arkadaşına kostümsel olarak katılamama gibi problemler yaşadım. Hatta abartıp, peh zaten dövme yaptıracaktım, oldum olası bir koluma imperial, diğerine rebel alliance logoları yaptırayım da tam olsun bile dedim. Sonrasında tabi Gerekli Şeyler olsun, sinema kuyruğu olsun, hatta Burger King sipariş beklemesi olsun, 15-25 yaş arası oğlan çocuklarını iki kol sıyırmayla baya bir etkiledim bunlarla; ama hayatta başka ne işime yaradı diye soracak olursanız beni boş boş bakar bulacaksınız.

Yazdığım her üç yazıdan birinde Star Wars hayranlığımı dile getiriyor olmam herhalde tesadüf olmasa gerek. Belki Fanboys hikayesinde anlatılanlar kadar değilim ama zaten benimle ilgili bir film de yapmadılar henüz.





Hikaye 1998 yılında başlıyor. The Phantom Menace daha gösterime girmemiştir ve kainat üzerindeki bütün Star Wars hayranları büyük bir merak ve heyecanla filmi beklemektedir. Kahramanlarımız Windows, Eric, Linus ve Hutch da 10 yaşlarında iken bile George Lucas'ın evi olan Skywalker Ranch'e girme planları olan bir grup gençtir. Tabi seneler geçmiş, grup az da olsa dağılmıştır. Grubu tekrardan bir araya getiren ve çocukluk planlarını gerçeğe dönüştürmeye karar verdirten Linus'ın kanser olması ve çok az ömrü kaldığı için Phantom Menace'i izleyemeyecek olmasıdır. Bunun üzerine harekete geçerler ve ortaya klasik bir "road-trip" filmi çıkar.
Tabi filmde bolca serpiştirilen Star Wars göndermeleri, hatta yetmeyip Star Wars oyuncularının ara ara çıkıp bizi şaşırtmaları, belki de sadece Star Wars hayranlarının anlayabileceği şakalar espriler falan, Fanboys'u diğer road-trip filmlerinden biraz farklı kılıyor. Hapse düşen kahramanlarımızı kurtaran Lando Calrissian olurken mesela, Skywalker Ranch'te üstlerine atlayan korumalardan birinin Darth Maul olması, ve filmde suratı çok anlaşılmasa da kendine özgü akrobatik hareketlerinden onu tanıyor olmamız, kendinizi bir gruba aitmiş hissine kapılmanızı sağlıyor.
Tabi filmin ana izleyici kitlesinin Star Wars hayranı olan oğlan çocukları olduğu gerçeği düşünülecek olursa, Kristen Bell gibi bir ablamızın da cast'ta yer alması, hatta her nerd/geek'in fantazisi olan Princess Leia'nın altın kostümünü giydirmeleri de kaçınılmaz oluyor.
kristen bell
hah ne var, ben de giysem gayet böyle dururdu bu.

Film için ayrıca belirtmek istediğim, son zamanlarda en sevdiğim aktör haline gelmiş olan Seth Rogen'ı da bol bol görüyor olmamız. (sen ne büyük bir insansın ya) Seth Rogen'ın yanısıra, spoiler olsa da söylemekten kendimi alamayacağım, Danny Trejo abimizin de ufak bir rolünün olması.

Rahatsız olduğum bir konu üzerinde biraz konuşmak istiyorum. Nedense Hollywood; Star Wars hayranı, ya da daha da geniş bir kitle için düşünecek olursak, çizgi roman okuyan gençleri hep asosyal, karşı cinsle olan münasebetleri kısıtlı, fiziksel olarak zayıf olarak resmetmekten hoşlanıyor. Bu durumdan rahatsızım ve şikayetçiyim. Burdan film yapımcılarına sesleniyorum, bir daha böyle filmler çekecek olursanız lütfen bu insanları böyle karakterize etmeyin. Stereotiplerden kaçınalım lütfen, ayıp oluyor.

dip not:
fanboys poster

VS.

vader demands candy

ben de iyiki bir fotoğraf çektim, her yere aynı şeyi çakıyorum. Hoş olmuyor.

4 comments:

Emir said...

The Force was strong with you but you have failed me for the last time...

Vadi Efe said...

ben aslında star trekle ilgili yorum istiyordum ama sadece adı geçmiş filmin

non playable character said...

iyi de fanboys ile ilgili yazdık. star trek konusunda uzman olmadığımdan ötürü yazmamayı tercih ettim. film ile ilgili olarak zachary quinto'yu begendim diyebilirim anca.

Hot Ecchi said...

OMG...You ... are ... Zoe!

And a note for the "trekkies" : Learn2LensFlare