I am not in it for the ink.


Akşam yatmadan önce izlemek üzere harika bir film seçtiğimi düşünüyordum, Adam Sandler'ın son filmi Bedtime Stories. Ne güzel masal kıvamında izler uyurum, filmden etkilenip harika da rüyalar görür, pazar sabahi öğleden sonra 2 sularında da tosun gibi uyanırım gibi planlarım vardı. Filme laf etmiyorum, eğlenceli bir film, klasik Adam Sandler; ama gelgörki benim uykum kaçtı. Madem böyle bir hata ettik, bari vaktimizi saçma sapan işlerle harcamaktansa biraz daha üretken davranalım, şurda iki akıllı laf edelim, zaten Watchmen ile ilgili yazacaktım bak diye düşünerek benden saatler önce "Dişim ağrıyor" diye aramızdan çekilen mösyönün yanından kalkıp, olmayan kıçımın şeklini almış olan en sevdiğim sandalyeme oturdum.
Biraz piyasa araştırması yapayım, ağzı benden daha çok laf eden insanlar neler demiş, filmschoolrejects de bu işi layıkiyle yapanlar ne kelamlar döşemiş, /film dekilerin cevabı ne olmuş gibi soruları cevaplandırdıktan sonra herkesin üç aşağı beş yukarı benzer fikirlerde olduğunu gördüm.
Filme çekilmiş olması bile çoğu "comic book nerd" ünün ani orgazm olmasını sağlayacak bir fikir. Birçok film (san'at için san'at yapan sevgili Doğu Avrupa Bloğu hemşehrilerimi ayrı tutuyorum) giriş-gelişme-sonuç bölümlerinden oluşur. Tek bir hikaye, ya da bir ana hikaye ve onun etrafında dönen konuyla bağlantılı ufak ufak birkaç hikaye; bir doruk noktasına gelir ve ordan hepsi bir sonuca bağlanır. Watchmen'in grafik romanında (graphic novel'ı çevirince böyle saçma birşey oluyor herhalde) zaten böyle bir durum yok. Film yapımcılığının bir endüstri, ve bunun sonucunda da ticari birşey olduğunu kabul edersek bu durum, yani hikayenin geleneksel bir şekilde anlatım sürecinin olmaması, zaten filme en baştan ticari bir kaygı getiriyor. Herhalde bu zamana kadar filme uyarlanmamış olmasının başlıca sebeplerinden biri bu.
Başka bir sebebin de Dr. Manhattan gibi görsel olarak sinemaya aktarılması zor bir karakter olması diye düşünüyorum. Bundan 15 sene önce CGI emeklemekten artık yavaş yavaş iki ayağının üstünde durmaya başlamışken böyle bir sonucu elde etmek anca hayalperestlik olabilirdi.
Bir diğer sebep olarak ise bu tarz "çizgiroman" uyarlaması kitapların hitap ettiği kitle olarak düşünüyorum. Bir Superman filmine 5 yaşındaki oğlunuzu alıp götürebilirsiniz, ya da kızınızın defterlerini Spiderman logolu kap kağıtlarıyla kaplayabilirsiniz. Ama Watchmen'in filmini aslına uygun bırakmak istiyorsanız R+ rated yapmak zorundasınız. Bu da tabi gene ticari bir kaygı olarak düşünülebilir, ama milyon dolarlar harcayıp bir film çekiyorsanız sonucunda para getirmesini, hatta çok para getirmesini düşündüğünüz için kimse sizi suçlamamalı. McDonalds'ın Happy Meal'ın yanında nüdist Dr. Manhattan oyuncağı vermemesi de herhalde benzer bir kaygıdan ötürü olsa gerek.
Klasik süper kahraman filmlerinden daha farklı bir yapıya sahip Watchmen. Ailesi bir sokak arasında gözleri önünde öldürülen ve bu sebeple suçluları adalete teslim etmeye karar veren milyoner bir genç ya da bir kaza sonucu radyoaktif bir örümcek tarafından ısırılan bir liseli oğlan yok. Zaten aralarında "süper kahraman" olarak nitelendirilebilecek bir kişi var, o da klasik süper kahraman olma sürecinde bir hata sonucu tanrıya dönüşmüş bir nükleer fizikçi.
İyilerin hep en iyi ya da kötülerin en kötü olmaması karakterlere daha bir gerçekçilik katıyor. Tabi maddenin fiziki yapısını değiştirebilen birinin olması ya da dünyanın en zeki adamının aynı zamanda kurşundan hızlı hareket etmesi gibi faktörlerden bahsetmiyorum. Anlatmaya çalıştığım, hikayedeki karakterlerin derinliği, ya da bu işi herhangi bir zaman bırakıp normal hayatlarına dönebilecek olmalarıyla ilgili. Silk Spectre hamile olduğunu öğrenir, ve artık bu işlerden elini eteğini çekip emekli olmaya karar verir. Comedian bir yandan dünyanın bir ucuna gidip ülkesi için komünizmle savaşırken bir yandan da insan öldürürken içten içe zevk almaktadır. Night Owl erkekliğini kanıtlamak için dar kostümler giyip suçluları döver, çünkü iktidarsızdır.
Watchmen benzer şekilde çizgiromandan uyarlanmış diğer filmlere benzemiyor, çünkü daha küçük bir kitleye hitap ediyor. Zack Snyder bir yandan ticari kaygıları yüzünden hikayeyi ordan burdan kırpıp sonunu değiştirip filme çekerken bir yandan da hitap ettiği asıl kitleyi kırmamak adına elinden geleni yapmış. Sonuç olarak ortaya "görsel şölen" diyebileceğimiz bir yapıt ortaya çıkmış. Bazı sahneler çizimlerin birebir kopyası (nerdgasm) olarak karşımıza çıkıyor, bazı sahnelerde ise hiç bilmesek "aa bu filmi 300'ün yönetmeni mi çekmiş acaba" diye içimizden geçiriyoruz. Orijinaline sadık kalayım ama imzamı da atayım kaygısı.
Filmi değerlendirirken de birşeyi akıldan çıkarmamak lazım; film ve kitap ayrı formatlar, ikisinin de birbirinin aynısı olmasını beklemek saçma olur. Birşeyi okurken resimli bir kitap da olsa kafamızda canlanan ile bir başkasının kafasında canlananın birbirini tutmadığı gibi, bizden farkli vizyona sahip bir yönetmenin çektiği film de doğal olarak farklı olacaktır. Bu yüzden Watchmen'i berbat ettiği için Zack Snyder'ı suçlamamak lazım. Filmi izleyip kendisini cesaretinden ötürü kutlamak bana daha mantıklı geliyor.
Gene ticari kaygılara dönecek olursak, film daha geniş bir izleyici kitlesine hitap edeyim diye düşünülerek biraz "uyarlanmış" olduğundan ötürü azılı çizgiroman severlerin beğenisini kazanamıyor; çizgiromanla alakası olmayan sade vatandaş için ise karışık, uzun ve bir yerden sonra sıkıcı bir filme dönüşüyor. Bu sebepten ötürü nasıl bir "boxoffice" başarısı kazanır bilemiyorum, ama tavsiye ederim, gidin ve hayatınızın 2buçuk saatini eğlenceli ve güzel birşey için ayırın. Eğer isterseniz kitabı da okuyun, havada kalan bazı noktaların yere basmasını sağlayın. Ama en önemlisi gelin burda "okuduğumuzu anladık mı" köşesi yapalım da bütün bunların bir anlamı olsun, uykumun kaçtığına değsin. Yoksa vaktimi başka insanların yazdığı garip yazıları "anlamaya" çalışarak geçiriyorum, uzun sürmüyor gerçi, dünyada hastalıklı insanlar da var deyip geçiyorum. Körlerin olduğu bir ülkede tek gözü gören kral olurmuş derler, benimki de öyle bir avutma, aptallar olmasa benim gibi "akıllı"ların değeri bilinemeyecekti, napalım. (yazı sonu göndermesi)

0 comments: