in another life when we are both cats.


Herkes izliyor, ben de bir bakayim neymis bu diye bundan 3 nokta 5 sene once baslamistim "Lost" izlemeye. Ikinci sezonun yarisiydi, tekrardan baslamasina birkac hafta vardi. Ilk sezonu iki gun gibi sacma bir surede hic durmadan arka arkaya OCD gibi izlemistim. Her bolum sonunda, hah tamam iste ormanda yuruyorlar, herhalde bu bolum boyle sakin bitecek, bundan sonra da yatar uyurum insallah diye dusunup son saniyede sacma sapan bir olay olmasiyla birbiri ardina eklendi bolumler. Surekli sorular ust uste biniyor, hic cevap alinamiyor ve bu da insani bir sonraki bolum icin kuduz bir aclikla kivratiyordu. Artik dorduncu sezon baslarken, bundan sonra butun hersey cevaplanmazsa izlemeyecegim bu sacma diziyi diye dusunmeye baslamistim. Ama tabiki o sezonu da her hafta kivranarak bekleyip gecirdim.
Ve bundan 4 gun evvel besinci sezonun ilk iki bolumu art arda yayinlandi. Artik eski merakim yok ne olacak diye, cunku biliyorumki gene sacmaliklar, sorular, tutarsizliklar birbiri ardini kovalayacak; biz zavalli izleyicilere bir sonraki haftayi beklemek ve bu esnada cesitli forum platformlarinda tartismak kalacak. Karl Marx'ın "Religion is the opium of the masses" sozunu hatirlatiyor ironik bir sekilde bu bana. Sanki hic baska derdimiz yok, Ben neyin pesinde, Locke cidden oldu mu, Hurley'e simdi ne olacak gibi sorunlarla beynimizi mesgul ediyoruz. Kilisenin toplum uzerindeki eski gucu kalmadi; Muslumanlik dunya capinda bariscil bir din olmasi gerekirken Muslumanlar teroristler ile esanlamli hale geldi. Boyle bir durumda kitleleri manipule etmek icin en etkili ve en kolay yontem medya oldu. Hep politik tavriyla degerlendirdigimiz akademi odulleri son 5 sene icinde daha onceden alisagelinmemis bir sekilde Afrika asilli Amerikalilara bolca oduller dagitti, 24'te ABD baskanimiz cikolata renkli bir sanatciydi. ABD halki boyle alistira alistira sonunda Obama'yi baskani secti. Obama'nin baskan olmasina karsi degilim, aman bana dokunmayan yilan bin yil yasasin hayat gorusunu benimsemis bir insanim zaten genel olarak. Benim bir turlu anlam veremedigim, bir televizyon dizisi gibi aslinda cok da kalici bir onemi olmayan bir medyumun nasil olup da toplum uzerinde bu kadar bir etki biraktigi. Cok eski bir hikaye vardir, artik gercek mi degil mi bilemem, sehir efsanesi seviyesine gelmis olabilir. Bir kolejde edebiyat hocasi ogrencilerine derste cok okunan bir yazar olmalari icin hikayelerinde din, gizem, aristokrasi ve cinsellik ogelerini bulundurmalarini tavsiye eder. Odev olarak da boyle bir hikaye yazmalarini ister. Gelen odevlerden en yuksek not, sadece tek cumleden olusan bir yazidir: "Allah allah, kontesi kim ...ti?" Boyle sacma birseyi neden anlattim, bu blogu okuyan insanlarin zihnini bulandirdim, cok basit. Lost dizisinde de bu ogelerin birbirine gecmis bir sekilde cokca kullanildigini goruyoruz; bu sayede cok izlenen, bir sonraki bolume kadar herkesce tartisilan bir dizi haline geliyor. Elinizde boyle bir imkan varken kendi leyhinize neden kullanmayasiniz? 24 dizisi de ayni mantikla isleyen bir dizi. Zamanimizin modasi, televizyonu kullanarak topluma subliminal mesajlar vermek, istenilen yonde manipule etmek.
Bu durumda Lost'u veya 24'u izlemeyecek miyim? Hayir, neden kendimi haftada eglenceli gececek 2 saatten mahrum birakayimki? Biz Beyaz Turkler'in baska bir eglencesi yok zaten; yesil sermayete ait urunleri almayiz, ustumuze hic vazife olmadigi halde secimlerde Obama'yi destekleriz, facebook statulerimizden Israil'in Filistin'deki katliamina karsi cikariz, populer Amerikan dizilerini izleyip arkadas cevresinde tartisiriz.
Bu yazi dusundugumden biraz daha politik oldu, hayirlara vesile olsun diyorum.

1 comments:

dream endless. said...

Manyak edicem hepinizi, Zeitgeist falan hikaye, Esergeist kuruyorum.