karma chameleon


Ceyrek asirdan fazladir yeryuzunu isgal etmekte olmama guvenerek samimi bir sekilde soyleyebilirimki, yapis yapis hollywood romantik komedilerinde bizlere asilanmaya calisilan, tunelin sonunda parlayan bir isikla bizi kandiran, en antiromantik olanimiza bile pembe panjurlu beyaz boyali ev hayalleri kurdurtan "soulmate" kavrami, gercek degil. Herkes ister tabi, kendisiyle ayni dusunceleri paylasan, ayni seyleri seven, cumlenin yarisindayken geri kalanini sizin yerinize tamamlayabilecek birini. Belki muadili birisini bulup kendinizi kandirabilirsiniz.
Hayatiniz icin bir soundtrack olustursaydiniz ve baska bir yerde baska bir kisi ayni playlist i kendi icin secse, bu cok romantik olabilirdi. Belki de benim gibi cok mutluyken ya da depresyondayken izlediginiz "comfort" filmleriniz vardir; bir yerde baska biri de hastalikta saglikta, iyi gunde kotu gunde bu filmleri izleyerek kendini iyi hissetmeye calisiyordur. O zaman aranizda kozmik bir bag hissedersiniz, sosyal olarak arayislarinizin sonuna geldiginizi dusunursunuz. Ama hicbir zaman aslinda oyle birsey olmaz, "this is your destiny" diyerek kendinizi sartlandirabilirsiniz, gercekte olmayan birseyi gordugunuzu zannedebilirsiniz. Hicbirimiz gunduz gosterilen bir brezilya dizisinde yasamiyoruz, hayatlarimiz romantik komedi degil, oyleyse neden "soulmate" bulduk diye kendimizi kandiralim?
Boyle bir girizgahla hayata cok pesimist olarak baktigim dusunulebilir. Akliniza turlu ornekler gelebilir hayatta aradigini bulanlarla ilgili; ama bak Ali'yle Fatma ne kadar iyi anlasiyorlar, Volkan ve Sinem o kadar birbirinin tipkisi aynisi ki... gibi cumleler bana hayatta yalniz kalmamak icin kendisini karsi tarafa gore uyarlayan sosyal bukalemunlari cagristiriyor.
Cogu erkek yapmistir, karsi taraftaki kizi etkilemek icin oldugundan farkli gorunup ilgi cekmeye calismistir. Flort donemi dedigimiz bu zaman diliminde "mating call" olarak primal bir sekilde siniflandirilabilir bu davranislar. Hepimiz cnbc-e, national geographic izleyip radikal okuyan "elit" sinifiz; bu kulturel etiketimiz altinda illaki belgesellerden birinde denk gelmisizdir. Artik karsi cinsi etkilemek icin tuylerini kabartan aslanlar mi desem, en guzel ezgiyi yakalamak icin butun gun bacaklarini birbirine surten agustos bocekleri mi, ya da en cok tasi toplayarak yuva yapan kuslar mi; ellerindeki urunu en iyi sekilde pazarlamak icin gosterilen caba butun dogada varolan birsey. Kimimiz benzer bir sekilde kilik kiyafetimize ozen gosteriyoruz, sahip olduklarimizla karsi tarafi etkilemeye calisiyoruz (smaller the dick, bigger the car hesabi), ya da daha sozel yollari tercih ediyoruz. Ne yazikki butun bunlari yaparken kendimizden, kisiligimizden biraz odun veriyoruz. Ben bile yaptim vakti zamaninda, fps sevmedigim halde sirf erkek arkadasim surekli oynuyor diye counter strike oynamaya baslamistim. Bir yere kadar tevazu gosterebilecek ya da onemsenmeyecek odun vermeler bunlar. Ama
rahatsizlik vermeye basliyor "gibi yapanlar" bir yerden sonra.

"How I Met Your Mother" buyuk bir kisim tarafindan begenilerek, eglenilerek izlenen bir dizi. Tersten anlatilan bir ask hikayesi mevzubahis. Aradan 30 sene gecmistir, dizinin kahramani Ted, hayatinin askini bulmustur, evlenip cocuklari olmustur. Cocuklarina bu ask hikayesini taa en basindan itibaren anlatmaya baslar. Konusu boyle cok basit bir sekilde ozetlenebilir dizinin.
Bu yaziyi boyle sevkle yazmami saglayan bolumu dorduncu sezonun ilk bolumu. Benim icin de insan ayriminda onemli bir etken olan "star wars" hayranligi konu ediliyor. Ted, kizarkadasi Stella'ya evlenme teklifi edecektir, Marshall onu cok tanimadigini, biraz daha zaman vermesi gerektigini soyler. Stella'yi star wars testine tabi tutmaya karar verirler. Eger o da severse, birbirlerine uyumluluklari konusunda bir koseyi daha donmus olacaklardir. Spoiler vermek durumundayim, Stella da kizlarin %95i gibi star wars u cok cocukca, chewbacca'yi anlamsiz, darth vader'i sacma bulur. Ama Ted'i sevdiginden star wars u da sevmis gibi yapar. Burda Marshall in sozleriyle yazinin ilk basina donuyoruz. Sevmediginiz birseyi severmis gibi yapip karsi tarafi etkilemeye calisarak aslinda sadece sosyal bukalemunlugumuzu ispatlayabiliriz. Ben de star wars u evde atesim varken hasta yatagimda, sonbaharda yagmurlu gecen pazar ogleden sonralarinda, yilbasi gecesinde izliyorum. Bu duruma, bana katlandigi kadar katlanabilecek birini bulursam dunyanin en sansli insaniyim. Ama sadece birisiyle olmak icin,"ilgi cekebilmek icin", ya da karsidakini etkileyip arkadan bir puan kazanmak icin kendini oldugundan farkli gorunmeye calisan insan grubu, sosyal olarak zavalli sinifina giriyor benim gozumde.
Bu sosyal kelebekligi cogunlukla erkekler yapar bilirdim. Seksist bir yaklasim olacak ama bir kizin iliskiye yon veren taraf olmasi gerektigini dusunuyorum. Kiz kacar, erkek kovalar hesabi yani. Bir kizin sirf bir erkegi etkilemek icin oldugundan farkli gozukmeye calismasi, mesela Stella gibi star wars sever gozukmesi, bana cok "pathetic" geliyor. Belki baska bir konu olsaydi es gecebilirdim; soz konusu benim zaafim olunca, star wars olunca, bir garip geliyor. 20lik bir zar vereyim de bari bu role playing in bir anlami olsun.

4 comments:

dream endless. said...

"Cogu erkek yapmistir, karsi taraftaki kizi etkilemek icin oldugundan farkli gorunup ilgi cekmeye calismistir. "

"Butun erkekler yapiyor, karsi taraftaki kizi etkilemek icin farkli gorunup ilgi cekmeye calisiyorlar."

FIXED.

non playable character said...

Ben kizlarin yapmasini bir garip buluyorum gene de.

Vadi Efe said...

en buyuk star warsciya denk geldin, sakın bırakma =) hakikisinden. dizinin o bölümü bayağı güzeldi bu arada.

Septimus said...

"Ben kizlarin yapmasini bir garip buluyorum gene de."

"Ben kizlari bir garip buluyorum gene de.

Correctshun.